MEVLANA KİMDİR ?
"Ay vurmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene kabahati ne ay'da ne güneş'ten ara. Gözlerindeki perdeyi arala."
"İncitme! İncittiğin yerden incinirsin."
"Gerek yok her sözü laf ile beyana... Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana."
"Hayat sana arka arkaya dikenleri gösteriyorsa, sakın üzülme, aksine sevin. Çünkü çok yakında gülü de gösterecektir."
"Çünkü ölüm
var. Herkese kendi rengindedir ölüm ... İyi de görünür parlak bir aynada, kötü de!.. Aynada güzeldir güzelse yüz, çirkin
yüz de çirkin elbet! Ölümden korkup kaçıyarsan eğer,
kendi çirkinliğindir seni kaçıran ... Ölümün yüzü değil çünkü
çirkin olan, belki kendi yüzündür de aynada yansımıştır. İyinin de sende büyümüştür fidanı çünkü, kötünün de ...
Kendi elinle kazandığındır güzel de, hem çirkin de ... Her
doğan ölür elbet!.. Çırak ne olmuşsa yerin altında, usta da
o olmuştur ... Yalnız kalmak istemiyorsan gideceğin yerde
eğer; iyilikten, güzellikten, doğruluktan evlatlar, dostlar,
yoldaşlar edin kendine şimdiden ... Geçip gitmede ömür ...
Umutlar hep yarın, yarın, yarın!.. Tükenen zamanı dolduruyor
hep kuru kavgalar, boş didişmeler, faydasız gürültüler
... Aklını başına al kardeş! Günü, bugün say; ölüm ki
kaşla göz arasında; ölüm ki dudakla söz arasındadır ... "
Yunus ile Mevlana'nın konuşması da Allah£a ulaşmanın yolunu öğretmiş ve bu işe yeni boyutlar koymuştu:
"O'nun muradı benim muradımdır."
"Hep öyle olsun kardeşim Yunus. Murat, sevgilidir
çünkü. O'nun yolunda her mürit aynı zamanda murattır.
Çünkü iradesini muradın eline vermiştir. Bir kör, kendisini
yeden kişiyi uçurumun kenanndan nasıl takip ederse,
mürit de muradını öyle takip etmelidir. Murat olmasaydı, ·
mürit olmazdı. Allah bir kişinin mürit olmasını istediğinde,
onun kalbine muradı verir. Bu durumda Allah'ın muradı
mürit, müridin muradı O olmak gerektir."
"Sitare ile ben gibi!" demek üzereydim ki
"Seven ile sevilen
gibi" deyiverdi. 'Mürit yürürse murat uçar!"
Yüzüme
baktı. "Kimi hatırlarsın Yunus?" diye sordu.
"Sitare'yi" diyecekken
cevabıını beklemedi:
"Yıldızdan geç Yunus, artık güneşe bak!"
Güneşe baktığımızda yıldızları görmeyiz bu da Yunus'a ihanet ettiğini hissettiriyordu fakat yıldızları görmesek bile onlar ordadır. Bunu kavrayan Yunus, Allah aşkının Sitare'yi unutup ona ihanet etmek olmadığını anlamıştı. Aynı zamanda güneş ile yıldızı rakip görmediğinde yıldızı güneşe katabilirdi. O günden sonra Taptuk Emre Yunus'a ne öğrendiğini sorunca Yunus:
"Sitare
olmayan alem, olmasa da olurdu sanki. O'na sitem mi
etmeliydim, düşmanlık mı, bilemedim. Sonunda Sitare'mi
alana ben de canımı satınayı uygun buldum ve gönlümü
yalnızca O'na adadım; Sitare'mi güneşe kattım, mecazdan
ve hayalden geçip O'nun aşk oduna, hakiki aşkın oduna
yöneldim."
"Yıldız, ışığını
güneşe verdi, ben de yıldızımı güneşte kaybettim."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder