"Eline,beline,diline!.."
Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Veli dergahına yakılmış ve yıkılmış köyü için buğday almaya geldiğinden Hacı Bektaş'ın nefes verme teklifini reddetmiş ve köylüsünü düşünerek buğdayda ısrar etmiştir. Hacı Bektaş : -Nadide yiğidim benim, nefessiz gidilen yolun sonu bulunmaz, karanhktır. Nefes ile gidersen ruhunun güzelliği cemaline yansır.Hele gel sana her bir yemişin için iki nefes verelim, gönlün aydınlanıp güzelleşsin!?. Dediyse de Yunus buğdayı alıp Sarıcaköy'e varmıştır fakat burada karısının öldüğünü köyün yakıp yıkıldığını görmüştür.Nefessiz gidilen yolun sonunun karanlık olduğunu anlamıştır oğlunu Satı Nine'ye emanet edip geri dönmüştür fakat buradan geri çevrilmiştir.
Kitapta Hacı Bektaş-ı Veli'nin "Dört kapı, dört inanç için açılır" sözüne yer verilmiştir. Bu sözün anlam bakımından oldukça zengin olduğunu düşündüm. Tasavvuf inancını özetler niteliktedir dedim kendi kendime.
" Dört kapıdan kastı, şeriat, yani İslam dini, sonra tarikat yani şeyhe bağlanmak,
sonra marifet yani Tanrı bilgisi ve nihayet hakikat
yani Tanrı'yı tanımak, O'nunla olmak. Dört inançtan kastı
ise ibadet, niyaz, adak ve vuslat. .."
Annem kapı eşiğe basmamam konusunda beni hep uyarırdı. Bu uyarının sebebini de bu kitap vesilesiyle öğrendim ve bu beni fazlasıyla etkiledi.
" Kendini bilen insan elbette kendini sever, kendini seven
ise Tanrı'yı sever, Tanrı sevgisinin kapısı Ali'yi sevmektir,Kapı alidir, bu yüzden kapı
eşiğine basılmaz. Dervişlerimiz arasında huzura girerken
eşiğe basanını gören var mı hiç?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder